ebeveyn
Ekim 2, 2023

Ebeveyn-Çocuk İlişkisi: Ben Bir Kuklayım ve Yönetiliyorum

Psikolojik Danışman

“Şimdi şey düşünün, 21 yaşındasınız ve bu hayatınız boyunca anı biriktirememişsiniz. Bir yere gidememişsiniz, arkadaşlarınızla eğlenememişsiniz. Sadece evdesiniz, sadece ihtiyaç olduğunda dışarı çıkıyorsunuz. Kıyafet ihtiyacı, yeme ihtiyacı, okul ihtiyacı… Bu tarz şeylerde dışarı çıkıyorsunuz.”

Yukarıdaki kesiti geçen hafta aile baskısından bıkmış genç bir kızın ‘Bir Kukla Hikayesi’ başlıklı paylaştığı bir videodan aldım. Kısaca özetleyecek olursak hayatını yaşayamayan, ebeveynlerinin sözünün dışına çıkamamış bir gencin yakarışıydı video. Umuyorum ki videoyu çektiği için ayrıca baskılara maruz kalmamıştır. En son, bu yazıyı yazmadan önce videoyu tekrar izlemek istediğimde video Twitter’da silinmişti. Pardon,Twitter diyorum, X’de.

Peki, bu video bizi neden ilgilendiriyor? Videoyu çeken genç ile aramda çok yaş farkı yok. Bu yüzden söyledikleri beni etkiliyor. Bu etkinin altında kalmadan, bir psikolojik danışman olarak yazıya devam etmek istiyorum. Eğer kişiselleştirip aşırıya kaçan yargılarım olursa diye ebeveynlerden şimdiden özür dilerim.

Evlendiniz, çocuk yapma kararı aldınız ve çocuk yaptınız. Belki bunların hiçbiri sizin kararınız değildi. Bunları hayatın ilerleyişinde birer basamak olarak görüyordunuz ve zamanı geldiğinde o basamakları çıkmış oldunuz sadece. Dünyaya bir çocuk getirdiniz. Bakım olarak size-anneye- muhtaç. Süt, sevgi, temizlik… Yaşamak için sizden destek almak zorunda. Bu destekle birlikte size bağlanıyor ve bir bağ gelişiyor aranızda. Buna bağlanma diyoruz. Bu bağlanma şekli o çocuğun hayatında, ileriki yaşlarda da etkili olacak şekilde önemli. Genellikle bu bağın çocuk üzerindeki etkilerine odaklanırız ama bu bağ aynı şekilde ebeveyni de etkiler. Ayrılma kaygısı çalıştığım çocuklarda çoğunlukla gördüğüm şu oldu. Ebeveyn çocuktan ayrılmaya hazır değil. Öyle kaygılı ki bu kaygı çocuğa da yansıyor. Kendinden kopmasını, ayakları üzerinde durmasını istemiyor ebeveyn. Belki eşiyle mutsuzluğu, belki başka yaşantılar bunu tetikliyor ama çocuğuna öyle bağlanmış ki çocuğu hayatını yaşamak için bir adım atarsa ondan kopacağını, bir daha geri gelmeyeceğini düşünüyor.

Çocuğun kendi adımını atması, okula başlaması, evden ayrılması… Bu olaylar yetişkinliğe birer adım. Çocuklar, geleceğin yetişkinleri ve onları hazırlama görevi ebeveynlerin. Size ebeveyn olmadan önce bu bilgiler verilmemiş olabilir. Bunun için üzgünüm. Fakat bu sizin sorumluluğunuz.

Ebeveynler bazen çocuklarını büyütürken kendi yaşayamadığı alternatif hayatlarını çocuklarına dayatmaya çalışıyor. Sporcu olmak için yetiştirilen çocuklar, resimle ilgilenmek istemeyen ama ressam olacakmışçasına o alana yönlendirilen çocuklar… Burada şu sınırı çizmeliyim; çocuklar tabii ki spora, sanata yönlendirilmeli. Fakat herhangi bir şeye zorlanmamalı. Şöyle örneklendireyim, 1-2 yıl bir spora devam eden çocuğunuz bir anda o spordan/sanat dalından sıkıldığını söyledi. Onu, o alana tekrar teşvik etmeniz, devam etmesi için çabalamanız zorlama olmuyor. Kastettiğim şey hiç ilgisi yok, istemiyor. Sadece siz ‘benim çocuğum, yapacak’ diyerek bir şeye zorluyorsanız bir düşünmelisiniz. Tam olarak anlatmak istediğim bu.

Yukarıdaki bahsettiğim videoyu izlerken Doğan Hoca’nın (Doğan Cüceloğlu) kültürümüzü eleştirdiği şu sözleri aklıma geldi. “Benim toplumum, biz, çocuğu adam yerine koyan bir toplum değiliz. İnsan yerine koymuyoruz. Halbuki o küçük insan. Bir insanın değeri gücü kadardır, çocuklar güçsüz oldukları için insan yerine koymayız.” Bu kültürümüzde öyle bir noktadaki videodaki şu sözler durumu özetliyor:

Kız: Baba buraya gidebilir miyim?

Baba: Hayır.

Kız: Neden?

Baba: İstemiyorum.

Kız: Ama ben istiyorum. Benim isteklerim, benim düşüncelerim, benim fikirlerimin bir önemi yok mu ben insan değil miyim?

Ebeveynlerin bazen güç zehirlenmesi yaşadığını düşünürüm. Ne de olsa çocuğunuz size muhtaç, istediğinizi yapsanız da büyüyene kadar sizin yanınızdan gidemeyecek. Bu yüzden bir noktaya kadar sizi dinlemek zorunda. Ağlasa da bunu içine atar. Göz ardı edilen bir nokta var, böyle yaptıkça çocukların yalnızlaştığını göremiyorsunuz. Sizden uzaklaşıyor, ilişkinizde hep bir burukluk oluyor. Neden amaçsız ve nedensiz bir şeyleri ona yaptırmak ya da yaptırmamak üzerine kararları siz alıyorsunuz ki? Çocuğun karar alma mekanizmasını küçük yaştan desteklemezseniz siz bağımlı bir nesil yetiştireceksiniz. Yoksa siz tam olarak bunu mu istiyorsunuz? İstemiyorsanız, çocuklarınızın karar alma sürecini destekleyin. Bırakın, hata yapsınlar. Hata yapmadan öğrenemeyecekler. ‘Ama zarar görüyorlar hocam’ dediğinizi duyar gibiyim. Hatasından ders çıkartabileceği bir zarar onu geliştirir. Bundan neden bu kadar tedirgin oluyorsunuz ki? Belki biraz bunu düşünebiliriz. Onu bir fanusta yetiştirmeye çalışırsanız yaşı ilerledikçe karşılaştığı sıkıntıları çözemeyen bir yetişkin olacak ve bu ona bir kötülük olur. Yok ben dizimin dibinden ayrılmasın, sözümden çıkmasın istiyorsanız bu ebeveynlik değil arkadaşlar.

Ali Duman

Ali Duman

Psikolojik Danışman

Whatsapp
Size Nasıl Yardımcı Olabiliriz?
Size Nasıl Yardımcı Olabiliriz?