Herkesi memnun etmeliyim!
Psikolojik DanışmanBu yazıda hayır demenin ve farklı fikirleri savunmanın zorluğundan, sınır çizmenin çok acı verici hissettirmesinden kısacası; memnun edicilikten bahsedeceğim. Okuduğum bir kitaptan alıntı yaparak başlamak istiyorum; “Sessizliğimizin ve yumuşak başlılığımızın sevilme ihtimalini arttırdığınıza inanırız. Olumsuz bir şekilde yargılanmaktan kaçınmak amacıyla gerçekten düşündüğümüz ve hissettiğimiz şeyleri dile getirmemeyi, hakikatlerimizi şirin ve hoş gözükmesi için eğip bükmeyi, deneyimlerimizi herkes için uygun olacak şekilde düzenlemeyi tekrar tekrar tercih ederiz….olduğunuz kişi olarak tanınmaktan vazgeçerseniz karşlığında takdir edilme ve arzulanma şansını elde edersiniz.”
Kültürümüz memnun edici kişilik özelliklerinizi pekiştirir; başkalarını memnun etmek, büyüklerinize karşı asla muhalefet olmamak, gelen misafiri en iyi şekilde ağırlamak, kadınların eşlerinin her istediğini yerine getirirlerse “iyi bir eş olmaları”, ailenizin sözünden çıkmamak…Tüm bunlar aslında başkalarının mutluluğunun “kendi ihtiyaçlarımızdan” değerli ve önemli olduğunu vurgular. Elbette içimizden geldiği için, eşimizi, gelen misafiri, arkadaşlarımızı ve ailemizi mutlu etmek için çabalarız. Ancak bunu sınırlarımızı gözeterek yapmadığımızda, yani net bir şekilde “hayır” diyemediğimizde, ilişkilerimizde sürekli kaygılı, mutsuz ve öfkeli hissedebiliriz.
Gitmek istemediğiniz bir buluşmaya, yemek istemediğiniz bir yemeğe, katılmadığınız bir fikre; hayır diyemediğiniz anlar mutlaka olmuştur. Bazen bunu karşı tarafı memnun etmek için yaptığınızın farkında bile olmayabilirsiniz; örneğin yemeğin yanına herkes için kola sipariş ediyorum diyen arkadaşınıza “ben ayran istiyordum” diyemediğiniz bir an düşünün, bu size ufak, önemsiz ve vazgeçilmesi çok kolay bir seçim gibi gelebilir. Bu paragrafta sıraladığım tüm örnekler de dahil olmak üzere; kendi ihtiyaçlarınızı ve seçimlerinizi dile getirmediğiniz her an kendinizden vazgeçersiniz.
Hayır demeniz gerektiği bir anı düşünelim böyle bir durumda hayır dediğinizde bile bir endişe yaşarsınız, sesiniz kısılır, kalp atış hızınız artar. Bu rahatsız edici deneyimden sonra sınır koymanız gerektiği durumlardan kaçınmaya başlarsınız, örneğin; konuşmaktan rahatsız olduğunuz bir iş arkadaşınızın aramalarını, mesajlarını görmezden gelirsiniz, iş yerinde ondan uzak durmaya çalışırsınız ya da karşınızdakini memnun ederek bu kaygıdan kaçmaya çalışırsınız. Bu gibi kaçınma davranışları bir süre sizi rahatlatır ancak sonrasında benzer bir durumla (sınır çizmeniz gereken bir durumla) karşılaştığınızda kaygıyı yoğun bir şekilde hissedebilirsiniz.
Peki insanları memnun etmediğimizde, kendimiz olduğumuzda neden bu kadar kötü bir deneyim yaşıyoruz?
Çocukluk dönemimizde her birimizin ebeveynleri tarafından karşılanması gereken temel ihtiyaçları vardır bunlar; güvenli bağlanma, kabul ve bakım, bağımsızlık, yeterlilik ve kimlik hissi…gibi sıralanabilir. Bu ihtiyaçlarımız karşılanırken ebeveynlerimizle kurduğumuz bağ; ergenlikte ve yetişkinlikte bizim için bir örnektir. Bu ne demek? Bu; ebeveynlerimizin hoşuna gitmeyecek, onu endişelendiren bir şey yaptığımızda, bu ihtiyaçlarımızın karşılanmaması, demek. Örneğin çocuğun istemediği bir yemeği zorla ağzına tıkan bir anne düşünün, onun ihtiyaçlarını ve isteklerini dinlemiyor ve çocuğu aç kalırsa kendisi çok kaygılanacak, kaygılanmak istemediği için sinirli bir yüz ifadesiyle onu doyurmaya çalışıyor. Çocukluk döneminde çok da mantıklı bir neden-sonuç ilişkisi kuramadığımız için; “annem onun istediği yemeği yersem benimle huzurlu bir şekilde vakit geçiriyor, beni seviyor” şeklinde bir genelleme yaparız. Bunu da tüm hayatımızı başkalarını memnun ederek sürdürürüz.
Kendiniz olduğunuzda; kendi kararlarınızı ve seçimlerinizi sevilebilir ya da değerli olarak görmediğiniz için çok kaygı duyarsınız. Bu da ilişkilerinizi olumsuz yönde etkiler. Başkalarının beklentilerini karşılamaya çalışmak çok zor hatta çoğunlukla imkansızdır. Siz çevrenizdeki insanlar kola değil de ayran içmek istediğinde onları sevmekten vazgeçmiyorsunuz; güvenli bir şekilde bağ kurduğunuz insanlar da sizin “hayır” dediğiniz durumlarda sizden uzaklaşmayacaklar. İnsanları memnun etmek sizin için çok önemli olabilir; ancak reddettiğiniz şeyler için, tercihleriniz için makul bir açıklama ya da mazeret sunmak zorunda değilsiniz.