
Kem Gözlere Şiş Bağlamında: Haset
Klinik PsikologHaset
Kültürümüzde diğer kültürlerde olduğu gibi haset etmek büyük ayıp. Ancak bu
ayıp bazen kıskançlıkla bazen ise gıptayla karıştırılmakta. Bu yazıda haset nedir,
nedendir, nasıl yaşanır buna değineceğim.
Haset insanın kendisini, daha üstün düşündüğü birisiyle kıyaslaması sonrası
ortaya çıkaran bir duygudur. Yetersiz hissettiren, bu yetersizlikten utandıran, bu
yetersizliğe neden olan başkasının hayatındaki o güzelin yıkılmasından memnuniyet
duyan bir duygu. Şöyle örneklendirelim:
● İstediğiniz kariyere sahip değilsiniz ve birisi size eski bir arkadaşınızın sizin
çalışmak istediğiniz yerde çalıştığını anlattı. Siz de ‘’ aa ne güzel dediniz’’. Bunu
dışınızdan dediniz. İçiniz bambaşka şeyler söylerken… Sonra o arkadaşınız ee
sen naptın nasıl gidiyor dedi? Şimdi siz de aslında çok da memnuniyet
duymadığınız gündemizden aslında iyiymiş gibi bahsedip, olası güzel gelecek
planlarınızdan bahsettiniz. 2 gün sonra o istediğiniz kişinin işten ayrıldığını
duyduğunuzda da içinizde bir memnuniyet hissettiniz. Bu örnekte yukarıdaki 3
duygu da yaşanmakta;
Başkasının hayatı bize yetersiz hissettiriyor, sonra bu histen utanıp
yetersizliğimizi dışa vurmuyoruz, o iş bozulduğunda da memnuniyet duyuyoruz. Bu
olayların hiçbiri bizle alakalı değilken gündemimizi oldukça sarsıyor. Kendimizi sürekli
diğerleri üzerinden tanımlıyoruz. E haliyle tatmin de olamıyoruz.
Hasete benzeyen ama onun gibi olmayan duygu ise; kıskanmak.
Kıskanmak
Kıskanmak da hasette yaşanan utanç, suçluluk yerine öfke, şüphe vardır.
Yukarıdaki örnekten yola çıkarak şöyle devam edebiliriz:
● O iş yerine girdiniz. Size bir müdürlük verildi. Yönetim sizden acayip memnun.
Yeni birisi geldi ve zamanla yönetimin ilgisi ona kayıyor ve sizin pozisyonunuz
sallanmakta. Hem de bunu çok çalışmadan yapıyor. İşte burada kıskanmak
devreye giriyor. Elinizdeki herhangi bir şeyi 3. kişiye kaptırmanın verdiği öfke.
Her an pozisyonunuzu kaybedeceğinize dair yoğun şüphe, arkanızdan çevrilen
işleri düşünme vs.
Örnekten de fark ettiyseniz haset elinizde olmayan veya olmayacak olana dair
haksızlığa uğrama hissiyken, kıskançlık elinizde var olanın kaybına dair haksızlığa
uğrama hissi. Bu örneği ilişkiler, aile, okul gibi birçok alanda çoğaltabilirsiniz. Kendi
eşinizi başka birine gitme ihtimali kıskançlık iken, sizle alakası olmayan bir ilişkinin
bozulmasının verdiği haz hasettir.
Sanırım buraya kadar ayrım anlaşılmıştır. Haseti yoğun yaşanan kişilik
bozukluklarıyla yakından ilişkisi olduğu gibi kendi başına da hastalıklı bir durum
haline gelebilir. Bu duygu gündelik hayatımızın işlevini oldukça olumsuz etkileyebilir.
Özellikle diğerlerinin hayatındaki bilgiye bu kadar ulaştığımız bu çağda, kıyaslama
yapmanın bu kadar kolay oluşu, sizi tatminin olmadığı keyif alamadığınız ve sürekli
yetersiz hissettiğiniz bir yere itikleyebilir.
Ayrıca bu konu farkında olun veya olmayın kültürümüzde çok önemli bir yere
sahip. Haset etmekten çekindiğimiz gibi haset edilmekten de korkarız. O yüzden
yaptığımız işleri etrafa küçülterek anlatırız. Nazar boncuğu takar, elimizi 3 kere
masaya veya başımıza vurur, kurşun döktürürüz. Güzel şeyleri hemen söylemeyiz ki
bozulmasın. Bunlar bizim kültürümüze sirayet etmiş davranış kalıpları. Yani bizim
haset etme yoğunluğumuz fazla. Sosyolojik açıdan yaşadığımız problemlerin biraz da
nedeni budur belki… Elimizde bunca güzel şey varken, Avrupanın bizi kıskanmasına
bundan ihtiyacımız vardır. Haset mi ediyorlardır acaba bize ? Aman kem gözlere şiş