Temmuz 13, 2023

Dikkati Uyanık Tutmak

Renkli bir oyuncak ele alınır. Bebek oyuncağı algıladığı sırada oyuncağın konumu değiştirilir. Bunun üzerine bebeğin oyuncağa odaklanması ve gözleriyle takip etmesi bir dikkat örneğidir. Bireylerin bir bilgiye bir nesneye odaklanma sürecine ise dikkat denir. William James dikkati birçok nesne veya düşünceden birini sahiplenmesi üzerine tanımlamıştır. James herkesin dikkati ne anlama geldiğini bildiğini ifade etmiştir. Kısaca dikkat zihinsel uğraşın bir bilgiye odaklanması anlamına gelir.

Dikkat belirli uyaranı bilişsel olarak işlemeyle birlikte birçok bilişsel süreci içerir. Beynimizdeki Serebral korteks görsel uyaran girdileriyle farkındalık ve dikkat süreçlerinin işlenmesinde rol oynar. Görsel uyaranlar eşzamanlı olarak algılanır. Bilgi işleme sürecinden geçip araştırılır. Ardından bilgi elde edilir. Göze çarpma etkisi olarak adlandırılan bu durum birçok bilgi arasından dikkatin önemli girdileri almasını sağlar. Örneğin bir çocuğa matematik sorusunu çözmeyi öğrettiğimizi düşünelim. Benzer bir görsel uyaranla karşılaşıldığında öğrendiği işlemi hatırlayıp aynı şekilde soruyu çözebilir. Bunun sebebi çalışılan dikkatin yoğunlaştırıldığı faaliyetlerin otomatikleşmesidir.

Dikkat sürecinde çabanın fazla gerektiği aktivitelerde daha fazla çalışılırsa, dikkat dağılmadan otomatikleşerek gerçekleşmesini sağlayabilir. Kitap okumak, uzmanlaşılmış bir müzik aletini çalmak ikinci bir dili öğrenmek ve konuşmak da matematik sorusu çözmek gibi bir eylemdir. Bilgiyi işledikçe dikkati dağıtmadan bir alana kanalize eder. Eylemler çaba sarf etmeden gerçekleştirilmeye başlanır. Dikkatimizi uzmanlaştığımız alana toplamak ise bir süre sonra bilinç dışında otomatik gerçekleşmeye başlar. Kısacası odaklandığımız noktadaki görsel uyaranı kodlarız. Treisman dikkat ile ilgili sızdıran filtre modelini ortaya koymuştur. Mesajları dikkat edilen ve edilmeyen olarak bir zayıflatıcı filtreden geçirir. Dikkat edilen tam şekilde geçer. Dikkat edilmeyen ise zayıflar. Bu şekilde belleğe işlenir. Baştaki bebek örneği tekrar değerlendirildiğinde nesnenin renk, fiziksel özelliklerinin daha belirgin olması dikkati ve nesneyi öğrenme sürecini etkileyebilir.

Dikkat türleri nelerdir?

Özellikle yeni doğan bebeklerde yaşamlarının ilk zamanlarında dikkat süreçleri, çevreyi ve özellikleri tanımaya yönelik olması beklenebilir. Özellikle dikkat becerileri okul öncesi dönemde ilk zamanlara göre artmaktadır(Rotbort, 2007). 6-7 yaş itibariyle çocuklarda dikkat nesneden bilgiye kayar. Bilişsel kontrol artmaya başlar. İlkokula başlayan çocuklarda ise karşılaştırma ve detayları kavrama artmaktadır(Vurpillot,1968). Çocuklar bağlamında dikkatin türleri açıklandığında seçici dikkat; birçok uyaran arasından bir şeye odaklanmak anlamına gelir. Bir dersi dinlerken başka uyaranlara dikkatin dağılmaması ya da çocuğun aile bireylerinin dediklerine odaklanması söyleneni algılaması buna örnektir. Seçici dikkati oyun kartlarıyla, nesne aramaya yönelik olan şablonlarla çocuklarda geliştirilmesi mümkündür. Bölünmüş dikkat ise birkaç görevi eş zamanlı olarak yerine getirme olarak tanımlanabilir. Ders dinlerken not almak ya da eş zamanlı soru çözmek buna örnek olabilir. Dikkati bu iki göreve bölüp, odaklayıp eş zamanlı olarak görevleri yerine getirme olarak tanımlanabilir. Çocuklar bağlamında geliştirmek ise; bir oyun oynattığınızda ya da egzersiz yaptırdığınızda bir kelime kodladığınızı düşünelim. Aktivite sırasında çocukların o kelimeyi duyması üzerine el çırpması örnek olabilir. Sürdürülen dikkat ise tek bir göreve odaklanmak ve o görevi tamamlamak olarak tanımlanabilir. Uzun süreli ders çalışmak ve çalışılan bilginin bellekte yer etmesi örnek olabilir. Geliştirmek ise süreli ders çalışma üzerine yapılabilir. Süre kronometre yardımıyla ölçülür. Odak dağıldığında ara verilebilir. 5 dakika gibi kısa arttırmalarla süreç içerisinde konsantrasyon süresi arttırılabilir. Bilişsel ve psikolojik destek beraberinde bireyin kendisine yönetme stratejileri geliştirmesi müdahaleler arasında sayılabilir(Lauth ve Naumann, 2009).

Çocuğa yönelik destek sağlama noktasında belirlenen modelin daha dikkat çekecek şekilde sunulması, aynı zamanda çok fazla sorumluluk yüklemek yerine kişilik özelliklerine göre hazırlanması odak arttırabilir. Kontrol etme, plan yapma gibi becerilerin geliştirilmesi ve problem çözme eğitimi verilmesi özellikle çocuklarda dikkat toparlama noktasında destek sağlayabilir. Görsel ve işitsel öğeler üzerinden eğitim sürecini gerçekleştirmek pozitif dönütler sağlamak destek sağlayabilmektedir. Çalışmaları genellikle aralar şeklinde düzenlemek katkı sağlayabilir. Çalışmanın ya da yapılacak görevin başlangıç zamanın ve bitiş zamanın belirlenmesi gerekir. Zamana uyum sağlama sonucu evet yaptım şeklinde kaydetmede katkı sağlayabilir. Bunlarla birlikte çalışılan ortamdaki uyaranların azaltılması gerekir. Görevleri bölme ve planları sistemli ve kişinin kendisine uygun şekliyle ayarlaması dikkati odaklamayı sağlayarak başarı getirmesi muhtemeldir. Bu durumlarda kişideki olumlu benlik algısını yükseltebilmektedir.

Ailelerin destek sağlama noktasında ise; ders çalışma ve ya istenilen davranış yapılabilir ölçüde olması ve bu aktif süreçlerde dikkati arttırmak için çocukla aile bireyi arasında bir işaret kodlanabilir. Çocuğun çalışma sırasında dikkati dağıldığında bu işaret yapması beklenir. Ardından ara verilebilir. Ya da çocuğa yönelik rahatlatıcı, gevşetici egzersizlerde bulunulabilir. Kısa aralarda aile bireylerinin çocuğa yönelik sevdiği aktivitelerde bulunulması çalışmaya yönelik daha pozitif bir dönüt sağlamasına neden olabilir. Örneğin hatırladığı ona iyi gelen bir hatıranın paylaşılması istenebilir. Bunun üzerine konuşulabilir. Önceden başarılı olduğu bir anı üzerinden bahsedilerek sosyal pekiştirme yapılabilir. Ya da bu zamanlara yönelik kelime oyunları gibi oyunlar tasarlanabilir. Kelime türetmek birbiri tekrarlı cümle kurmak bunlara örnek olabilir. Renkli kartlar, tahmin etme oyunları beraber geliştirilebilir. Bu süreç hem dikkat toparlama açısından destek sağlayabileceği gibi hem de çocuğun hayal gücünü geliştirerek aile bireyleri arasındaki duygusal bağa katkı sağlayabilir. Bu adımlar konusunda tekrarlı bir biçimde ilerlenme sağlanabilir. Her seferinde aynı adımlar belirli şekilde sağlanıp kararlı davranmak gereklidir. Çalışma süresinin çok fazla uzatılmaması da çocuğa göre olması da önemlidir. Bunun sonucunda da daha uzun süreli bir dikkat sağlanabilir. Bunun yanı sıra bireylerde ise kendini izleme ile dikkat toparlanması sağlanabilir.

Bireyin kendisini izlemesi ve her dikkati dağıldığında not alması yaptıklarını kaydederek bu uyaranları azaltması dikkat toparlama açısından olumlu olabilir. Çocuklarda ve yetişkinlerde kendini ayarlamak ve yapabildiğinin farkına varmak önemlidir. Olumlu dönüt almak dikkat toparlama sürecinin sıklığını arttırabilir. Çocuğa yönelik çalışmaları sonunda belirli puan verilebilir. Belirli bir puana ulaşmanın sonucunda ödüllendirilme yapılabilir. Ödüllendirme ise belirli bir aile ve çocuk arasındaki sözleşmeye bağlı olarak görev tamamlandığı takdirde sağlanmalıdır. Bu seyrek ve sözleşmeli ödüllendirmeler daha etkili olması beklenebilir. Sözel ödüllendirilmeler de yapılabilir. Bu tarz pekiştireçlerin olumlu davranışları arttırması beklenebilir. Bunların yanı sıra aileyle beraber çalışma ortamlarının sağlanması çocukların dahil edilmesi ve belirli sürelerce tekrarlı gerçekleştirilmesi davranışı ve dikkat toparlamayı güçlendirebilir.

Okul dahilinde de aktif katılım sağlanması gereken süreçler belirlenir. Net bir şekilde önceden açıklanır. Bu durumlarda yine olumlu dönüt alınabilir. Örneğin soru sorma davranışını az sergilenmesi ve ya ders sırasında dikkati dağılan, odağı dersten kopan çocuk için bu sürece dahil etme yöntemi olarak dersi dinlediğini ve ya soru sorduğunu hayal ettirerek, yapabildiğini gösterilebilir. Bu davranışları tekrarlı biçimde gündelik hayatına uygulaması için motive edici konuşmalar yapılıp teşvik edilebilir. Olumsuz dönütlerde yargılamak yerine telkin edici konuşmalar yapmak pozitif etki yaratabilir. Ergenlikte geçeceği düşünülen Dehb, son çalışmalarla bu görüşün kabulüne karşı çıkmıştır( Barkley, Fischer, Smallish, ve ark., 2002; Weiss ve Hechtman, 1993). Daha sinirli ya da huzursuz olan çocuklar diğer çocuklara oranla daha az uyuması, kıpır kıpır olması beklenebilir.

Genellikle okul döneminde sürekli hareket halinde olarak yerinde durmayan, parmaklarını ayaklarını sallayan çocuklar öğretmenleri ve aileleri tarafından fark edilir. Dehb, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu anlamına gelmektedir. Her hareketli, aktif ve dikkati dağılabilen çocuk için dehb demek doğru olmayabilir. Dehb belirli bir tanı kriterlerine göre sürekli ve şiddetli durumlarda denilebilir. Bu kriterler DSM-5’e göre şöyledir; son 6 ayda devam eden dikkatsizlik, olağan gelişim düzeyinden farklı ve aykırı bir ilerleme beklenir. Yapılan yanlışların genel olarak dikkatsizlik temelinde olması beklenir. Okula ve sosyal çevreye karşı dikkatsizlik gözlenir. Dikkati süreğen bir şekilde odak halinde tutamamak bir belirtidir. İkili iletişimde aktif şekilde katlım sağlanmama durumu, gündelik işleri ya da daha karmaşık işleri, okulla ilgili görevlere karşı dikkati toparlayamama gözlenebilir. Nesne kaybı, işleri genel olarak düzene koymada güçlük çekme, uyaranlara karşı dikkat dağınıklığı ve beraberinde unutkanlık gözlenmesi belirtiler arasındadır. Bu belirtiler 12 yaşından önce ve birçok farklı çevrede görülmesi beklenir. Gündelik yaşama uyum sağlayamama ev, iş, okul çevrelerince uyum sağlayamama ve başarısızlık gözlenmesi mümkündür. Belirtilen kriterlerden altısının 6 ay süreyle gözlenmesi gerekmektedir. Dehb’nin %70 ile %80 oranında kalıtım yoluyla geçebileceği araştırmalar arasındadır(Tannock, 1998).

Çocuk ve ergenlerde görülme sıklığı %5 ile %10 arasında gözlemlenmektedir. Bunlarla birlikte perinatal dönemlerde fark edilen veya edilmeyen minimal derecede de olabilir bebeğin merkezi sinir sistemine alınan hasar, doğum komplikasyonları da neden olabilmektedir. Annenin doğum sırasındaki ruh sağlığı, tıbbi durumu etkileyebilmektedir. Düşük doğum ağırlığının da dehb üzerinde etkisi olunduğu düşünülmektedir (Whitaker, van Rossen, Feldman ve ar., 1997). Sigara, alkol, madde ya da aşırı ilaç kullanımı yol açabilmektedir. Dehb’li çocuklarda ise frontal loblarının ön kısmının dehb’li olmayan çocuklara göre daha küçük olduğu gözlenmiştir. Bu da karar verme, öğrenme gibi süreçlerde farklılık gözlemlenmesinin sebebi olabilir. Ebeveyn çocuk ilişkileri de dehb belirtilerine neden olabilir(Hinshaw ve ark.,1997). Çocuğu yargılamak olumsuz kalıplara sokmak yerine gözlemler ve yapılabilecekler, deneyimler ailelerce öğretmen okul ilişkisi içerisinde devam etmelidir. Kesin ve emir ifadeleri olumsuz sonuçlara yol açabilmektedir. Bunun yerine davranışların iyileştirilmesi ve bunun aile desteği ile sağlanması sürece katkı sağlayabilir. Psikolojik destek almak gereklidir. Davranışların izlenmesi, geri bildirimde bulunulması temel bulguları düzeltebilir. Ev ortamı çocuğa göre düzenlenebilir. Zaman yönetimi ve sorumluluğun çocuğa uygun paylaşılması önemlidir. Öfke kontrolü üzerine çalışmalar yapılabilir. Bunlarla birlikte hekimlerin düzenlemiş olduğu tedavi sürecine düzenli katılım sağlanması önemlidir. İlaç tedavisi de uygun görülmüşse eğer hekimler tarafından bu düzene uymak ve psikolojik destek almak önemlidir. Yanlış bilgileri değiştirmek eğitimin düzenlenmesi gerekli olabilir.

Whatsapp
Size Nasıl Yardımcı Olabiliriz?
Size Nasıl Yardımcı Olabiliriz?