Haziran 8, 2023

Ekran Bağımlılığına Karşı Aileler Ne Yapabilir?

Ekran bağımlılığı olarak nitelendirilen teknoloji bakımlılığı internet, televizyon bilgisayar telefon gibi teknolojik cihazlara günlük yaşam içerisinde fazlasıyla zaman harcama aşırı kullanım durumları itibariyle ortaya çıkmaktadır. Bireyin kendisini sınırlayamadığı bir noktada ise bireyde patolojik bir duruma dönüşebilme riski taşır. Ekran bağımlılığı stres, huzursuzluk, gerginlik gibi negatif duygu durumunun tetikleyicisidir. Teknolojik araçları fazlasıyla kullanımda davranışsal bir bağımlılık gelişebilir. Bu bağımlılığın sonucunda da sosyal ilişkilerden ve çevreden uzaklaşma görülmektedir. Bir sonraki aşamada ise bireyde gelişebilecek negatif durumlar da başvuracağı kaçış noktası olarak görebileceği savunma mekanizması haline bürünebilmektedir. Birey kullanımı azaltamadığı için, ekrana bakma süresini her seferinde arttırabilir.

Ekran bağımlılığının epidemolojisi;

Ekran bağımlılığı DSM-5 üzerinden değerlendirildiğinde ayrı bir şekilde tanı kriteri almamıştır.  Bunun üzerine Young geliştirmiş olduğu modellemede 8 tanı düzeyinden 5’ini almasını bireyin ekran bağımlılığı temelinde bir davranışsal bozukluk geliştirmesi riskini ortaya koymaktadır. Bu risk ise bağımlılık dürtülerini kontrol etmede zorluk çektirebilir. Bu kriterler şöyledir;

  1. İnternet ile ilgili așırı zihinsel uğraș (sürekli olarak interneti düșünme, internette yapılan aktivitelerin hayalini kurma)
  2. İstenilen keyfi almak için giderek daha fazla oranda internet kullanma ihtiyacı duyma,
  3. İnterneti kullanımını kontrol etme, azaltma ya da tamamen bırakmaya yönelik başarısız girişimlerin olması,
  4. İnternet kullanımının azaltılması ya da tamamen kesilmesi durumunda huzursuzluk, çökkünlük ya da kızgınlık hissedilmesi,
  5. bașlangıçta planlanandan daha uzun süre internette kalma,
  6. Așırı internet kullanımı nedeniyle aile, okul, iș ve arkadaș çevresiyle sorunlar yașama, eğitim veya kariyer ile ilgili bir fırsatı tehlikeye atma ya da kaybetme,
  7. Bașkalarına (aile, arkadașlar, terapist, vb) internette kalma süresi ile ilgili yalan söyleme,
  8. İnterneti problemlerden kaçmak veya olumsuz duygulardan uzaklaşmak

Bireyin ekran karşısında geçirmiş olduğu pozitif süreç bireye olumlu bir duygulanım etkisi göstermektedir. Devamlı bir şekilde kişi için bu olumlu süreci tekrar bir şekilde gerçekleştirmek ise pekiştireç görevi görebilmektedir.

Birey daha sonraları ise aynı duyguya tekrar ulaşabilmek adına tolerans düzeyini her kullanımda yükselterek ekranda daha fazla vakit geçirecektir. Birey de negatif bir duygu durum yaşadığında mesela hissettiği duygu stres ise bu duyguyla her karşılaştığında başa çıkma stratejisi olarak ekrana yönelecek ve bu durumu her seferinde tekrarladığında örneğin klavye sesi duyduğunda veya telefonu gördüğünde bunlara yönelecek ve süreç içerisinde de bu uyaranlara pekiştireç geliştirmiş olacaktır. Sonuç olarak birey bu tolerans düzeyini her seferinde arttırarak bağımlılık geliştirmiş olacaktır.

Ayrıca bu bağımlılık süreci içerisinde karşılıklı gen çevre ilişkisinin de önemli bir rol oynadığını düşünmekteyim. Genlerimiz bizi çoğu zaman belirli bir çevreyi aramaya iter bu da aslında bağımlılık türlerini geliştirme de risk faktörlerini arttırabilmektedir. Bağımlı yaşam tutumlarının stresi arttırdığı gibi bir kaçış yolu olarak ekran bağımlılığı ile ilişkisel bir bağlantısı olabilmektedir. Dopamin eksikliğinin bir sonucu olarak da birey olumlu benlik algısı yaratmak adına ekran bağımlılık düzeyini arttırabilmektedir.

Çocuklukta ise bu durumu şöyle değerlendirebiliriz; ilk çocukluk çağında çocuklar fiziksel yönden gelişmekte olduğu açısından henüz olgunlaşmış diyemeyiz bu sebepten ötürü çocukları aktif olma ihtiyaçlarının karşılanması bilişsel gelişimini de etkileyebileceği kanısındayım. Yüksek etkinlik düzeyi çocukları fiziksel yönden geliştirmekle beraber biliş düzeylerine de katkı sağlayacaktır. Çocuklarda prefrontal korteks gelişimsel ilerlemenin yaşandığı bölgedir. Geliştirilen ve kullanılan beyin sinaptik bağları aktivasyon arttırırken kullanılmayan sinaptik bağlar kaybedilebilmektedir. Bu yüzden ekran bağımlılığı gelişmekte olan çocuğun gelişimini de engelleyebilmektedir. Ekran bağımlılığı yerine başka süreçlerle geliştirilen çocuk, motor gelişimini daha koordineli bir şekilde ilerletebilmektedir

Çocukların davranışlarını etkileyen şekillendiren dönüştüren kitlesel medya tipleri ve beraberinde ekran bağımlılığı mevcuttur. Özellikle aile ile çocukların maruz kalmış olduğu televizyon bağımlılığı çocukların kişilikleri üzerinde ve hatta rol kalıpları üzerinde ikna edici bir tutuma sahip olabilmektedir. Sürekli ekrana bakan ve bağımlılık geliştiren çocuk için ödevlerinden kopma dikkat eksikliği, kalıp yargıları, olumsuz rol kalıplarını pasif bir şekilde öğretmek başta olmak üzere saldırganlık tutumlarını etkileyebilmektedir. Saldırganlık üzerine yapılan çalışmalarda ise şu sonuçlar ortaya çıkmıştır;

Çocuklar üzerinde yapılan bir araştırmaya göre bir grup içerisinde 11 gün süreyle doğrudan şiddet içerikli çizgi filmler izletilen çocuklardan bir grup oluşturulmuş diğer gruba ise şiddet içerikli herhangi bir medya gösterilmemiştir. Daha sonrasında çocukları anaokulunda oynarken gözlemlenmiştir. Şiddet içerikli çizgi filmler izletilen çocuklar diğer gruba oranla daha fazla arkadaşlarını iteklemiş ve daha fazla saldırganlık göstermiştir bunun sonucunda televizyonda şiddet içerikli medyatik ögeler içeren çocukların saldırganlık düzeyi diğer çocuklara göre artmıştır. (Huesmann ve diğerleri, 2003)

Bir diğer çalışmayla bu görüş temellendirildiğinde ise ulusal televizyon şiddeti araştırması kanalların çoğu dahil olmak üzere 10.000 tane programı analiz ettiklerinde 10 programdan 6’sının şiddet içerikli olduğunu ve özellikle çocuk programlarının şiddeti komik bir şekilde gösterdiğini kaydetmiştir. Taklit ederek öğrenme yaşında olan çocuklar için şiddet normalleşebilmektedir. Bunun yanı sıra ‘’çocuğun izlediği şeyler ne kadar çok şiddet içeriyorsa çocuk da o kadar saldırgan olur.’’(Eron,1987) yapılan araştırmalardan hareketle şiddet içerikli içerikler çocukların saldırganlık tutumlarını arttırır.

Amerikan Psikoloji birliği 1993 yılında yaptığı bir açıklama ile şiddet izlemenin şiddeti arttırdığını inkar edilemez bir sonuç olarak nitelendirilmiştir. Kısacası şu çıkarımda bulunulabilir; çocuklar da şiddet içerikli yayınları izlemek saldırganlık duygusunu serbest bırakır. Yapılması gereken ise veliler maruz kalmayı tamamen çözemeyebilir. Ama bunu en aza indirebilir. Veli başka evlerdeki çocukların ne izlediğini ne oynadığını kontrol edemeyebilir. Fakat diğer velilerle birlikte fikir alışverişinde bulunarak medyanın maruz bıraktığı bu şiddet kültürünü en aza indirebilirler. Evdeki ekran öğeleri devamlı bir şekilde denetlenebilirliği olmalı ve gerektiğinde kibar bir şekilde veliler tarafından çocuklara kararlı bir şekilde hayır denmeli. Bununla birlikte çocuğa doğa ile iç içe veya başka faaliyetlerle alternatif bir alan yaratılabilir. Bununla birlikte okul ortamı çocuğun zaman açısından büyük bir bölümünü oluşturduğu için öğretmenler ve velilerin ortaklaşa fikirleriyle bu konu hakkında çocuklar için medya eğitimi verilmelidir

Bu araştırmadan hareketle; çocukluk döneminde şiddet içerikli medyaya bağlı kalan çocuklarda ileriki yaş süreçlerinde şiddete daha fazla başvurabileceklerini ve aynı zamanda bu araştırma televizyon üzerinden yürütülmüş olsa da küçük yaşlarda oyun bağımlılığı geliştirmiş çocuklarda ileriki yaşlarında saldırganlık davranışlarının ortaya çıkacağı ve algılarının buraya kanalize olabilecektir. Bunlarla birlikte son zamanlarda yapılmış olan oyunların daha çok gerçeğe yakın olmasından kaynaklı taklit bağlamında aynı davranış ve tutumları çocukların sergileyebilmektedir.

Ekran bağımlılığı kendi başlıca bir problem olmanın yanında farklı problemlere de yol açmaktadır şöyledir; ‘‘Çocuğun yaşamı öğün merkezli değil etkinlik merkezli olmalıdır’’( Fahey, Insel ve Roth, 2011; Graham Holt/ Hale ve Parker, 2010) bu görüş üzerinden de temellendirildiğinde düşük etkinlik düzeyi obeziteye neden olabilmektedir. Bunun yanı sıra ailelerin yemek yemesi özeliyle çocuklara verilen telefonun ve tabletin çocuklarda yiyecekleri çiğnemeden direkt yutmaları sonucunda sindirim ve mide problemlerini doğurmaktadır. Ekran karşısında yediğinin farkında olmadan yiyen çocuklarda ise obezite gözlemlenmesi mümkündür. Televizyon izleme sınırı olamayan çocuklarda 1,5 saatten az izleyen çocukların vücutlarına oranla %40 oranında daha fazla yağlanma gözlemlendiği bulgular arasındadır (Proctor ve ark., 2003). Bunlarla birlikte okul öncesi dönem içindeki bir çocuk düzenli fiziksel bir etkinliğe katılım sağladığında ekran bağımlılığının risk faktörü olan obeziteden korunmuş olacaktır.

Çocuklar üzerinde görülen aşırı ekrana maruz kalmanın uyku kalitesini düşürdüğü ve uykunun bu yaş grubu açısından ne kadar önemli olduğunu ise şu araştırma çalışması ortaya koymaktadır; uyku problemi yaşayan çocukların yaşamayanlara göre depresyon ve kaygı düzeylerinin daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur ( Mehl ve diğerleri 2006). Bu çalışmanın sebeplerinden biri uyku vaktini ekran karşısında harcamak ve ekran ışığının melatonin hormonunu negatif yönde etkilemesi olarak gösterilebilir. Melatonin hormonunun uyku üzerindeki işlevlerini açıklandığında ise; biyolojik ritimler beynin Pineal bezi tarafından kontrol edilirler. Pineal bez ise gece boyunca melatonin hormonunu salgılar bunun sonucunda da melatonin hormonu sirkadyen ritimleri etkiler. Kısacası uyku ve uyanıklık döngüsü üzerindeki ritimlerde rol oynayan hormondur. Bu ritimleri düzenler. Ailelerde ise günlük yoğunlukları ve artan iş tempoları üzerine çocukların ekran bağımlılığı geliştirmesine müdahale etmeme durumunda aile içi iletişim becerilerini düşürerek çocukların üzüldüğü kaygılandığı ya da ağladığı anlarda ekrana iten ailelerde ise çocuklarını ekran bağımlılığına yönlendirmiş olmaları beklenmektedir.

0-3 yaş da ekran bağımlılığı dil gelişimini nasıl etkiler? sorusuna cevap ise; özellikle 0-3 yaş arasındaki grup için dil gelişimsel düzeylerinde geride kaldığı ileriki dönemlerde kelime haznelerinin düşük olduğunu ve hatta daha çok duygularını ifade etmekte zorlanan içe dönük duygu durumunu yansıtamayan bireylere dönüşmesi olası ihtimaller arasında olabilmektedir. Zaman yönetme sorumluluk geliştirme gibi ileriki yaşlarda bireylerin hayatlarında önemli rol tutan tutum ve davranışların temelini çocukluktan atıldığını ve alışkanlık kazandırıldığı düşünüldüğünde ekran bağımlılığı gözlenen çocuklarda bu özelliklerin gözlemlenmemesi mümkündür. Göz ve görme sorunlarına da yol açtığı tanımlanmıştır.

 

 

AİLELER NASIL BİR YOL İZLEMELİ?

  • Yeşilay’a göre ise çocuklar açısından 0-3 yaş grubu ekranla tanışmamalı, 3-6 yaş grubu ise 30 dakika ilköğretim grubu 45 dakika ortaöğretim 1 saat lise çağındaki gençler ise 2 saatten fazla ekran karşısında kalmamalıdır. Bunun üzerine ise şu önerilerde bulunulabilir;
  • Okul çağına kadar çocuk motor gelişimini sürdürür. Bu süreçte çocuğu ekrandan olabildiğince uzak tutmakta itina edilmelidir.
  • Özellikle yaş gruplarına yönelik içerik izletilmeli ve yaş grubuna göre ekrana bakma süresi veliler tarafından belirlenmelidir.
  • İçerikler çocuğa anlatılmadan doğrudan tüketici pozisyonuyla sunulmamalıdır.
  • Özellikle şiddet içerikli ve toplumsal cinsiyet kalıplarını güdüleyecek içerikler çocuklara izletilmemeli ve çocuğun izlediği şeylere denetimli yaklaşmak gerekmektedir.
  • Çocuklara iletişim araçlarının rolleri uygun bir şekilde öğretilmelidir örneğin telefon bir iletişim aracıdır diyen bir aile bireyi telefonu sadece çocuğun yanında aramalar için kullanırsa çocuk onun oyuncak ya da vakit geçirilecek bir şey olmadığını görecektir. Yaşı küçük olan çocuklar uyum sağlamaya ve taklit ederek öğrenmeye açık olduklarından kaynaklı telefona ve tablete başka bir rol biçmeyecektir.
  • Aileler çocuğu sakin kalsın diye ya da yemeğini yesin diye telefona bağımlı kılmayıp olumsuz davranış kalıbı geliştirmelerine engel olmalıdır. Bu davranış kalıpları ilerleyen dönemde çocukların kişilikleri üzerinde olumsuz dönüşümler yaratabilecektir.
  • Çocuğun uyku düzeyini etkileyecek ekranlar kapatılmalı ekran çocuk için bir uyku aracı olmamalıdır.
  • Ekran dışında sosyal yaşam formu geliştirilip buna düzenli bir şekilde uyum sağlanıp çocuklarda kitap okuma dinleme becerisi üzerine aktif katılım sağlayarak çocukların anlatımları zenginleştirilerek hayal güçleri desteklenmelidir.
  • İnternet üzerinden çocuğun fotoğrafları paylaşılmamalı ve çocuğun özel alanını ihlal etmeyip siber zorbalık hakkında çocuğa bilgi verilmelidir.
  • Çocukların doğa ile iletişimini sağlayıp doğa ile etkileşimli büyütülen çocuklarda ekran araçları çocuklar açısından vakit geçirme isteği yaratmama ihtimali mevcuttur. Bunlarla beraber çocuğu bir alana ekrana sınırlamak yerine gelişimini arttırabilmek adına dış ortamda vakit geçirmesini arttırılabilir. Bu çocukların çevreye duyarlı ve çevreye karşı bilinçli olması beklenebilir bunun yanı sıra orman okulları bu eğitimi sağlamaktadır.
  • STEM eğitimi kapsamında çalışmalar yapabilecek türden etkinliklere yönlendirmek çocuğu hem keşfederek öğrenmeye hem de yaratıcılığını arttırmaya yönelik projelerle kendi kapasitesinin farkına varmayı ve üretime itmeyi sağlamada yönlendirme görevi sağlanmalıdır. Çocuk için ekrana yönlendirmektense başka faydalı uğraşlar bulunmalıdır.
Whatsapp
Size Nasıl Yardımcı Olabiliriz?
Size Nasıl Yardımcı Olabiliriz?