Çocukların Dünyasına Açılan Bir Pencere: Çocuk Merkezli Oyun Terapisi
Psikolojik DanışmanÇocuk Merkezli Oyun Terapisi modeli, üst perdeden bir şeyler öğretme mantığından sıyrılarak insancıl yaklaşımının temellerinde devam etmiştir. Hümanistik (İnsancıl) yaklaşımın destekçisi Carl Rogers’ın ‘danışanı var olduğu gibi kabul etme’ prensibini merkezine alarak her birey biriciktir mottosuyla hareket etmiştir. Danışman kesinlikle danışandan üstün değildir. Yani burada terapist kesinlikle çocuktan üstün, bilge olduğunu savunarak hareket etmez. Bu gerçekliği kabul ederek oyun odasına girer. Burada çocuğun dünyasına iner ve onun dünyasına şahit olur.
Dünyasına şahit olur diyorum, çünkü danışmanlar olarak orada çoğu zaman çocuğun dünyasına bir pencereden bakıyor gibi bulunuruz. Yani çocuk bizi o dünyaya almaya hazırsa davet eder ve alır, almaya hazır değilse veya istemiyorsa davet etmez. Biz de davet etmesi yönünde baskı yapmayız. Bu çocuğun tercihidir. Her iki durumda da o ana şahit olmamızı ister. Bu şahitlik iyi gelir. Bazen çocuklar bunu dışarıda da yaparlar. Annesine, babasına veya başka bir büyüğe heyecanla ‘hadi gel, bak sana ne göstericem şimdi. Ben oynayayım sen izle, burada otur ve izle. Tamam mı?’ diyerek kendi yaşantı deneyimini biriyle paylaşmayı ama onun karışmasına izin vermeden sadece paylaşmayı ister. Çocuk merkezli oyun terapisi işte bu şahitliğin etrafında şekillenir.
Çocuk, hayal gücünü kullanarak dünyayı keşfetmeye başlar. Çocuk için oyun, öğrenmenin temelidir. Öğrenmenin yanında duygusal gelişimini de sağlar. Bu nedenle esnek, çocuğun bireysel ihtiyacına göre şekil alabilen bir oyun terapisi yaklaşımı daha kullanışlı gözükmektedir. Her çocuğun ihtiyacı birbirinden farklıdır. Oyun terapisi, çocukların duygularını anlama ve ifade edebilme, sorunlarla baş edebilme becerilerini geliştirmelerine katkı sağlar.
Günümüzde çocuklar artık daha çok video oyunlarını tercih etseler de oyun oynama ve oyun kurma etkinliklerinden vazgeçemezler. Çocuklar bu noktada yetişkinlerden ayrılır. Onlar için oyun bir eğlence olmaktan çok hayatı deneyimledikleri ve öğrenme gerçekleştirdikleri bir alandır (Buharalı, 2019). Bu tür doğal oyunlar, onlara bir alan yaratma fırsatı verir ve iç dünyalarının özgürce yansıtabilirler. Çocuk merkezli oyun terapisi de tam olarak bu iç dünyaya şahit olmamızı sağlar.
Çocuk merkezli oyun terapisinin temel savunusu şudur: “Çocuk kendini iyileştirme gücüne, iyilik haline geçme gücüne sahiptir. Serbest bırakıldığında bu yöne meyledecektir.” Danışmanın görevi ona güvenli bir alan oluşturup onun kendini keşfetmesi ve kendini iyileştirmesine şahit olmak, onun katılımına izin verdiği kadar da katılım sağlamaktır. Terapistlerin amacı, çocuğa terapötik ilişkiyi kurup değişimi sağlayacak bir ortam sunmaktır (Geldard, 2013). Bu sürecin yanında çocukla çalışırken ailenin de sürece dahil edilmesi gerekmektedir. Aile ile iş birliğinin sağlanamadığı süreçlerde gelişmelerin önü kesilebilir. Süreç sağlıklı ve kalıcı olması adına aile ile iş birliği ve onlara da ebeveyn danışmanlığı sağlanmalıdır. Çocuktaki değişimler için onlar da hazırlanmalıdır.
‘’İLİŞKİ TERAPİDİR; DAVRANIŞ DEĞİŞİKLİĞİNE VEYA TERAPİYE HAZIRLIK DEĞİLDİR.’’
Garry L., Landreth
Çocuk merkezli oyun terapisi, çocuğa doğal ortamı olan oyun odasında ulaşır. Terapi süreci yönlendirme olmaksızın çocuğa iç dünyasını yansıtma olanağı sağlar. Burada esas olan ilişkinin kendisidir. Bu ilişkinin dili oyundur ve evrenseldir. Oyun terapisinin bir güzel yanı konuşmayı öğrenememiş çocuklarda da işe yarar olmasıdır. Oyuncaklar kelimelerin yerini almıştır ve çocukla konuşmadan da süreci yürütebilirsiniz. Yani siz ona duygusal ve davranışsal yansıtma yaparsınız ama o cevap vermeyebilir veya konuşamadığı için veremeyebilir. Bu sürecin kazanımları önünde bir engel oluşturmaz.
Amerikan Oyun Terapisi Derneği’ne göre, oyun terapisi “çocukların duygusal iyilik hallerini desteklemek, sorunları çözmek, davranışlarını düzenlemek ve uyum sağlamak için terapist tarafından yönlendirilen oyun etkinlikleri kullanma sürecidir.”
Oyun terapisiyle ilgili ülkemizde yapılan çalışmalara baktığımızda (Demirer, 2021), oyun terapisi çocukların kaygı düzeylerini düşürmekte işlevseldir. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre 4-6 yaş arasındaki okul öncesi grubun, uygulama sonrası toplam kaygı düzeyinin, uygulama öncesine göre anlamlı düzeyde düşük olduğu görülmüştür.
Çalışmada ayrıca 8-11 yaş aralığında olan çocuk grubunun uygulama öncesi ve sonrası ayrılık kaygısı, genel kaygı, panik, sosyal fobi, OKB, depresyon, toplam kaygı ve toplam kaygı- depresyon düzeylerinin farklılaştığı görülmüştür. Uygulama sonrası ve uygulama öncesine göre 8 yaş ve sonrası olan çocuk grubunun ayrılık kaygısı, genel kaygı, panik, sosyal fobi, OKB, depresyon, toplam kaygı ve toplam kaygı- depresyon düzeylerinin anlamlı derecede düştüğü tespit edilmiştir (Demirer, 2021).
Oyun terapisi çocuklarda bu türlü faydalar sağlamanın yanında bazı sınırlılıklara da sahiptir. Oyun terapisi davranışsal ve duygusal problemlerle çalışmaya uygun olmanın yanında, nöro-gelişimsel rahatsızlıklarla çalışmada işlevsel değildir. Yani otizm spektrumunda, özgül öğrenme güçlüğü, ağırlıklı olarak dikkat eksikliği gibi durumlarda çocuk merkezli oyun terapisi doğrudan bu problemlerle çalışmaya uygun değildir. Tabii ki, bu bireylerin farklı alanlarda gelişmesini sağlamak veya farklı alanlarda problemlerinde çözüm yolu olarak çocuk merkezli oyun terapisiyle çalışılabilir. Fakat yukarıda belirttiğim problem başlıklarının çözümü için kullanıldığında işlevsel sonuçlar ortaya koyamayacaktır.
Kaynakça:
- Yanıt, E. (2020). “Çocuğumu benden alın!” Sınır koyma probleminin çocuk merkezli oyun terapisi ile sağaltımı (olgu sunumu). Türkiye Bütüncül Psikoterapi Dergisi; 3(5):35-48.
- Akara Gençer, A. ve Belgin Aksoy, A. (2016). Anne çocuk etkileşiminde farklı bir yaklaşım: theraplay oyun terapisi. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar-Current Approaches in Psychiatry; 8(3):244-254.
- Ayna, Y. E. ve Üstekidağ Ayna, H. (2017). Çocuk merkezli oyun terapisi ile deneyimsel oyun terapisinin karşılaştırmalı olarak incelenmesi. Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 9(19);212-220.
- Demirer, E. (2021). Çocuk merkezli oyun terapisinin çocuktaki kaygı düzeyine etkisinin incelenmesi. Academic Platform Journal of Education and Change, 4(1);91-110.
- Öğretir, A. D. (2008). Oyun ve oyun terapisi. Gazi Üniversitesi Endüstriyel Sanatlar Eğitim Fakültesi Dergisi, 22;94-100.
- Barut, Y. ve Türe, E. (2020). Türkiye’de yapılan oyun terapisi çalışmalarının incelenmesi. Yaşam Becerileri Psikoloji Dergisi, 4(8);127-138.