Eylül 22, 2025

Neden değişemiyorum?

Psikolojik Danışman

Bu yazıda değişmenin zorluğuna değineceğim. Belirli duyguları, bedensel duyumları (kalp çarpıntısı, baş dönmesi gibi) ve davranışları sıklıkla deneyimleriz. Bu duygular, duyumlar ve davranışlardan kurtulmak isteriz, bize sıkıntı verirler. Bunu biraz somutlaştırmak istiyorum; 

  • “Defalarca kez diyet yaptım ama başarısız oldum çünkü kendimi durduramıyorum ve kendimi yemek yerken buluyorum, bunu kontrol edemiyorum”.
  • “Sosyalleşmek istiyorum ancak insanlar içinde kaygılanıyorum, kendimi geri planda görüyorum, o kadar sık öfkeleniyorum ki eşim ve çocuğumun kalbini kırıyorum ancak bunu değiştiremiyorum, yapacağım işleri sürekli erteliyorum, terapiye başladım ancak yine aynı sıkıntıyı deneyimliyorum….”gibi. 

Kısacası bir sorun yaşıyoruz ve değişmek oldukça zor. Peki neden? Bunu temelde iki başlıkta tartışabiliriz. 

Tüm yazıyı bir örnek üzerinden ele alacağım; “İçimde çok şey birikiyor, ağlamak istiyorum ama kendimi tutuyorum, sanki ağlamak zayıflık gibi geliyor. Ne kadar istesem de gözlerim dolmuyor, o his orada kalıyor, çıkamıyorum. Sonra kendime kızıyorum…” bu cümleleri sarf eden biri düşünelim. 

  • Adını koyamıyorsak değişemiyoruz.

Yukarıda verdiğim örnekteki kişi yaşadığı deneyimi tanımlayamadığında şu ifadeleri kullanır; “Son zamanlarda hayat çok sıkıcı geliyor, hiçbir şey yapmak istemiyorum, sanki sürekli göğsümde bir sıkışma var ama bunu nasıl tarif edeceğimi bilemiyorum.”

Bazen bir şeyler hissederiz ama ne olduğunu tam anlayamayız. İçimiz sıkılır, bedenimiz gerilir ama nedenini açıklayamayız. His vardır ama adı yoktur. Bunu çevremizdekilere ifade etmek de zordur. Böyle olunca da çözüm bulamayız. Tıpkı bir yarayı tedavi edebilmek için öncelikle yaranın ne olduğunu ve nerede olduğunu bilmek gerekiyorsa, duygusal sıkıntılarda da aynı şey geçerlidir.

  • Adlandırdığımız ancak görmezden geldiğimiz, kaçtığımız ve değiştirmeye hazır olmadığımız sıkıntı değişmez. 

Yaşadığımız duyguyu ve deneyimi açıklayabiliriz ancak acıyı deneyimlemek zordur, bundan korkabiliriz.

“Sıkıntı” olarak adlandırdığımız şeyler karmaşıktır, çoğunlukla birkaç farklı duyguyu içinde barındırır.Örnek üzerinden gidecek olursak; “Sevgilimle ayrıldığımda içimde yoğun bir sıkıntı vardı ama bunun için ağlamak gerçekten garip ve komik geldi, utanç verici. Belki ağlasam iyi olurdu ama olmadı, sonra bu sıkıntı geçmediği ve rahatlayamadığım için kendime kızdım. Sonuçta sağlığım yerinde böyle şeylere kafayı takmak saçmalık.”

Bu sıkıntın karmaşası çözülüp tanımlanabilir olduğunda; “yalnız kalmaktan çok korkuyorum, sevilmeye layık mıyım bilmiyorum, kendimi çok yalnız ve çaresiz hissediyorum” gibi temel kırılgan ve acı verici duygular biraz daha görünür olur. Bu temel acı verici duygulara temas etmek korkutucudur, daha önce yapmadığımız bir şeydir.

İşte tam bu  noktada; bu duyguları deneyimlemeyi hayal etmek, onlara yaklaşmak içimizde bir duygu oluşturur. Örneğin; bir kayıp yaşarız, “Erkekler ağlamaz, bu zayıflık belirtisidir” cümlesi içimizde o kadar yer etmiştir ki sevdiğimiz birini kaybettiğimizde üzüntüye erişmeden önce utanç hissederiz, bu utanç duygusunun bir ihtiyacı vardır bunu gidermeye çalışırız.

Gün sonunda hüznü yaşamayız, içimizden geldiği gibi gözyaşı dökmeyiz, sıkıntı hissederiz, sıkışırız. “Utanç hissettiğimizi ve bu sebeple ağlamakta zorlandığımızı” ifade etmek de bizi değişime götürmez. Öncelikle bu utancın belli bir seviyede yatışması gerekir, ağlamanın zayıflık olmadığını belki biliriz ancak öyle bir inançtır ki bu bizi utandırır. Çözümü mantıklı bir şekilde açıklarız, kendimize “yapabilirsin” deriz, gayet gerçekçi planlar yaparız. Ancak eğer ağlamanın zayıflık belirtisi olmadığını hissedebilirsek; ağlarız. Her bildiğimiz şey, mutlaka hissettiğimiz bir şeye dönüşmez. Duygusu yaşanmayan bilgi, değişim sağlamaz.

Kısaca toparlamak gerekirse;

  • Bir başkası önünde hiç ağlamamışsam; bunu yapmaktan yani değişmekten korkarım. Şimdiye kadar neden ağlamadım? Bu sorunun cevabı çok kişiseldir. Her birimizin yaşam öyküsü, deneyimleri tıpkı parmak izlerimiz gibi farklıdır. Bu sebeple acı verici duygulara temas etmekte zorlanmanın yani değişmemenin nedeni; herkes için farklı şekillerde açıklanır.
  • Sıkıntınızın çözümünü bilmenize rağmen sürekli aynı döngüyü tekrar etmeniz; aptallık ya da tembellik değildir. Değişmemek (ağlayamamak) bizim için bir ihtiyacın (kabullenilme ihtiyacının) sinyalidir ve bu ihtiyaç yatıştığına değiştirilebilir. 
  • Değişim; bozuk olanı düzeltmek değildir, değişim kişinin ihtiyacını anlama becerisini kazanmasıdır. Utanç hissettiğim için ağlayamıyorum, gözyaşlarımın kabul edilmesine ihtiyacım var, diyebilmektir…
Şeyma Akkuş

Şeyma Akkuş

Psikolojik Danışman