Stres
Psikolojik DanışmanStres, yeni nesil kanser…
Kuşkusuz son yıllardaki en büyük düşmanımız kanserdir. Köyden kentlere gelen büyük göçlerle birlikte beslenme alışkanlıklarımızda, yaşamsal düzenimizde köklü değişiklikler oldu. Endüstrinin tırmanışıyla plastik hayatımızın her alanını sardı, iklim değişikliği, 1986 yılında yaşanan Çernobil Faciası bir de teknolojik aletlerle yatağımıza kadar giren radyasyon eklenince karnemize evet, kanser bizi vurdu ve daha da vuracağa benziyor. Artan kanser vakalarının sicilinde bunları görmekteyiz. Sigarayı eklemezsem büyük haksızlık yapmış olurum. Sigara da yalnızca akciğer tahribatı değil, bunun yanında 12 farklı kansere yol açıcı madde barındırmaktadır. Yani sigara da kansere sebep olanlar pastasında büyük bir dilime sahip.
Gelelim yenil nesil kanserimize; ‘STRES’. Kanser kadar tehlikeli bir olgu günümüzde. Hayatımızda kanserden daha uzun süredir olmasına rağmen kaybettiğimiz bir şey var. Direncimiz. Daha önceden belki baş edebileceğimiz kadar bir strese mahkum oluyorduk, ruh sağlığı biliminin gelişimini de göz önüne alırsak stresin yol açtığı tahribatlar çok farklı şeylere yoruluyordu.
Stres, bizi ruhsal olarak bunaltmanın yanı sıra büyüyen gelişen beynimize kanser hücresi gibi saldırmakta. Yüksek dozda uzun sürekli maruz kalma durumlarında beynimizin bir bölgesinin tahribatına dahi yol açmaktadır. Evet yanlış duymadınız stres, beyninizde direkt fiziksel olarak bir zarara yol açabilmektedir. Yaşam kalitenizi düşürür. Stresli bir kişi ne tam olarak gülebilir ne de mutlu olabilir ve bulaşıcıdır da. Trafikte birisinin stresi nedeniyle çok agresif davranışlarını bulunan bir kişi birkaç insana bu stresi bulaştırabilir ve bir önündekine -sarı ışıkta- umarsızca kornoya basabilir. Kendimizi bu stres olgusundan korumalıyız.